Duygusal Çeviklik Zorluklara Karşı Esneklik ve Güç Kazandırır

Kadir Tolga ERPINAR
3 min readOct 20, 2024

--

Duygusal çeviklikle ilk tanışmam, Dr. Susan David’in “Duygusal Çeviklik” adlı kitabı sayesinde oldu. Bu kitap, hayatımızdaki zorluklar, değişimler ve stresle başa çıkma biçimimi nasıl dönüştürebileceğim konusunda bana yeni bir bakış açısı sundu.

Susan David, duygusal çevikliğin, bizi zorlayan duygulara ve düşüncelere karşı savaşmak yerine onlarla bilinçli bir şekilde yüzleşerek daha dengeli ve güçlü bir yaşam sürmemize nasıl katkıda bulunduğunu kitabında yazmıştı.

Duygusal çeviklik, günlük hayatımızda sıkça yaşadığımız stres, zorluklar ve değişimlere karşı verdiğimiz tepkileri yönetme becerisi olarak düşünülebilir.

Diyelim ki çok yoğun bir gün geçiriyoruz, işler üst üste geliyor, kişisel hayatımızda da bazı sıkıntılar yaşıyoruz ve duygularımız karışmış durumda. Bu gibi durumlarda olumsuz duygularla başa çıkabilmek için bilinçli bir adım atmaya duygusal çeviklik diyebiliriz.

Hissettiğimiz zorlayıcı duyguları bastırmak yerine, duygularımızı gözlemleyip ne anlatmak istediklerini anlamaya çalışarak sakin ve bilinçli tepkiler verebiliriz.

Duygusal çeviklik, bir nehirde yol alan bir kanoyu kullanmak gibi düşünülebilir. Nehir bazen sakin ve berraktır, bazen ise akıntı güçlü ve tehlikelidir. Duygusal çevik olmak, bu değişken koşullara rağmen kanoyu devirmeme becerisidir. Suya karşı savaşmak yerine, akıntının yönünü hissetmek ve kendi kürek hareketlerimizle denge kurmak gibi.

Hayatta böyle değil midir? Karşılaştığımız zorluklar ve değişimlerle başa çıkabilmek, her seferinde uyum sağlayarak yola devam etmek gibi.

Hayatın temposuna bir bakalım. İş hayatında, toplantılar üst üste, projeler yetişmek zorunda… İçimizde sürekli bir yerlere yetişme telaşı. Tam burada devreye duygusal çeviklik giriyor. Duygusal çevik olmak, tıpkı bir kayakçının hızla değişen arazilerde dengesini koruması gibi, iş ve hayatın zorluklarına uyum sağlama becerisi kazandırır. Kaygan zeminlerde dengesini bozmadan ilerleyen kayakçılar, karın rüzgarla savruluşunu kendi avantajlarına çevirirler. Fırtına geldiğinde, onunla kavga etmek yerine, rüzgarın bizi nasıl ileri taşıyabileceğini düşünerek akışta kalmak, akışın tadını çıkarmak, uyumlanmak ve karşıdan gelen enerjiyi Aikido yaparak avantajımızın çevirmek.

Bazen hayatımız büyük bir fırtınaya dönüşür, bu fırtına bizi köşeye sıkıştırmış gibi hissettirebilir. İşler ters gidebilir, planlarımız bozulabilir. Ama unutmamalıyız ki, her fırtınanın sonunda güneş açar. Duygusal çeviklik, bu fırtınaları daha kolay atlatmamıza yardımcı olacak bir pusula gibidir. Yolumuzu şaşırdığımızda bile, içsel rehberimiz olan duygularımızı tanıyıp onları takip edersek, yönümüzü daha kolay buluruz.

Son olarak, duygusal çeviklik bize şunu öğretir: Değişim hayatın ta kendisidir. Değişimi kabul ettiğimizde, kendimizi bu büyük hayat nehrinin doğal bir parçası olarak görmeye başlarız. Kimi zaman suya gireriz ve serinlik bizi ferahlatır. Kimi zaman da akıntıya kapılacak gibi hissederiz, ama sakin kalıp kendimize güvendiğimizde, her dalganın bizi kıyıya nasıl daha güçlü ulaştırdığını fark ederiz.

Dr. Susan David’in dediği gibi, “Normlara takılmak yerine, değişimi kucakladığımızda hem iş hayatında hem de sosyal hayatta çok daha mutlu, güçlü ve dirençli bireyler oluruz”.

--

--

Kadir Tolga ERPINAR
Kadir Tolga ERPINAR

Written by Kadir Tolga ERPINAR

Construction Manager | Agile Project Manager | Lean Project Manager| Trenchless Technology Expert |

No responses yet